31 Mart 2010 Çarşamba

Akşam Akşam..


Görmüyor bazen insan gözünün önündeki güzellikleri.. Eve git, yemek hazırla, hatta yoksa yap...
Bir koşturmacadır gidiyor. Çevirip kafanı karşıya bakmak aklına gelmiyor. Dün akşam eve alt yoldan gidelim dedik bu sefer...bu çok güzel manzara (ben pek yansıtamasamda) karşıladı bizi. Yine tefekkür..yine sakinlikle ilerledik sahil yolunda...
Gün batımında kuşlar ötüyor.Lacivert in kızıla, kızılın siyaha, siyahınsa geceye karıştığı yerde..
O oluşu izlemek bile insana huzur veriyor.
Niye diyorsun, niye hergün görmüyorsun bunları, niye çıkmıyorsun hergün evinin önündeki sahilde yürümeye?
Bahane çok...
Havanın artık geç kararmasından dolayı aydınlıkta gidiyoruz artık evimize..Bunu değerlendirmek için koşarak gidiyorum neredeyse iki akşamdır. Evimi hafta içinde gün ışığıyla görmek ne güzel :))
Her çalışanda varmıdır bu özlem? Evimi özlüyorum resmen... :)

Eve gittim bir hevesle yarım kalan kapı süsünü de bitirdim. Şükür :)
Arkasına kurdela dikip, pembe oturma odamızın kapısına astım..Şimdilik orada. Yapımını daha önce anlatmıştım burada.

30 Mart 2010 Salı

Köpük köpük kahveden, yudum yudum içebilmek...



Akşam işler bitmiş, kahve pişirilmiş, balkona çıkılmış..serin havada sıcak bir kahve..
ohh ne şahane...
Kahveler içilirken uzun uzun düşünülmüş, hayatın gailesi, geleceğin kaygısı, geçmişin ne getirdiği ya da nerelere götürdüğü..biraz tefekkür, çokça şükür..Olması gereken sonsuz sabır..Daha az çalışmak, daha çok vakit ayırmak sevdiklere, ince düşünmemek..oluruna bırakmak bazı şeyleri belki de görmezden gelmek...
Daha çok ibadet etmek, nereden gelip, nereye? kime? döneceğimizi bilmek...İnadı yenmek, sabrı öğrenmek..
Hani gerçekten derler ya; gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül muhabbet ister kahve bahane..
muhabbet istemiş bizimde gönlümüz heralde...

28 Mart 2010 Pazar

Yapım Aşamasında..


Yeni bir haftaya sağlıkla merhaba demenin şükrünü yaşayarak, yapmaya çalıştığım kapı süsünün hikayesini anlatmak istiyorum. Bir önceki yazıya gelen yorumların cevapları da burada olacak.
Evet arkadaşlar evdeki hesap, çarşıya uymadı tabiki :)
uzun aramalarım sonucunda kapı süsünün altındaki köpükten bulamadım burada. (Eminönünde varmış sanırım) O'na muadil olarak kasnağa elyaf sarmaya karar vermiştim. Elyaf aldım, kasnak ararken, yaklaşık 25cm çapında bir metal halka buldum ve onu aldım. Gelelim keçeye. Burada da yine küçük yerde yaşamanın dezavantajı çıktı karşıma. Metreyle satılıyordur diye düşündüğüm keçe de A4 kağıttan daha küçük boyutta tabakalar şeklinde satılıyormuş. Tanesi 2 TL. 1 taneden çıkar 4 adet yuvarlak, bana lazım belki 500 adet yuvarlak :))
Durum böyle olunca;  örnekten çok uzaklaşmak durumunda kalarak, tül almaya karar verdim. İki renkli daha güzel olacağını düşündüğümden, 1,5m beyaz,  1,5m de fuşya tül aldım. (Tabiki yetmedi :) )
Sıcak silikon yardımıyla önce elyafla çemberi kapladım, elyaf çok çabuk kirleneceği için etrafını, evde bulunan yaklaşık 2cm kalınlığındaki kurdela ile sardım. Böylelikle alt malzememiz tamamdı. 
Üzeri için; 3" keçe yazıyordu orjinalinde. Bende 7,5cm çapında bir yuvarlak çizdim ( Kupa bardak ağzı kadar) 
O çizdiğim yuvarlağı keserek 1 adet örnek alıp, katlı olan tüllere iğneleyip tek seferde 15 adet birden kestim. Bu işlemi tüller bitene kadar yaptım. Daha sonra 2 pembe, 2 beyaz yuvarlak alıp aynı resimdeki gibi katlayarak, iğneleyip, çembere batırdım. sanırım 250 tane falan oldu :)) çünkü 2 kutu iğne bitti. İğneleri küçük topuzlu iğne olanından kullandım. Toplamda 3 metre tül ile çemberin yarısını kaplayabildim. İğne tutmaz demişlerdi ama tuttu. Dikmelisin denmişti. Ama mümkün değil. En azından benim için :))
Sonuç olarak en kısa zamanda 3 metre daha tül alıp, bitireceğim inşallah...
Orjinalinden çok farklı da olsa yine de yapması zevkli oldu. Ama uzun ve yorucu da aynı zamanda.
Maliyeti 10TL yapması çook uzun bir süre..

  
İşte böyle..

27 Mart 2010 Cumartesi

Bu Haftasonu


Bundan yapmak istiyorum. Allah nasip ederse. Peki nedir bu derseniz; aslında kapı süsü ama içine resim konulup, çerçeve olarak da duvara asılabilir, ya da  içine o ölçüde bir ayna kestirerek.. Malzemesi keçeden, yapımıda çok basit bu sitede görmüştüm epey oluyor. Ama altındaki yuvarlak malzemeyi nerden bulucam pek de fikrim yok açıkçası.


Yapılışı resimde çok güzel anlatılmış;







İşte bu kadar...


Ben beğendim..Peki ya Siz?

Herkese keyifli haftasonları diliyorum. Pazar günü bizim buralarda hava kapalı olacakmış. Uyku havası :)) İnşallah pazar günü dinlenir ve haftaya sağlıkla başlarız. Ve inşallah o malzemeleri bulup bu süsden yapabilirim..

Aslında kırmızısını yapıp, üzerine yine keçeden ağaç yapınca yılbaşı süsü, pembe veya mavi yapıp, üstüne bebek yerleştirerek yapılırsa bebek odası kapı süsü olarak da kullanılabilir. Değil mi??

26 Mart 2010 Cuma

Hayırlı Eş..

Hani evlenmeden önce kafanda bir kahraman oluşturursun ya, evleneceğin insan için. İşte benimde eşim o kafamda oluşturduğum kahramanın aynısı..Rabbim öyle büyük ki.Nasip etti onu bana. Tanıştığımız ilk zamanda inanamamıştım bir süre hatta. Olamazdı, istediğim bütün özellikler onda toplanamazdı. Uzunca bir süre büyü bozulmadan böyle sürdü gitti. Lakin bir süre sonra, yaşanılan, paylaşılan onca olaydan sonra, tabiki dört dörtlük olmadığını anladığım zamanlar oldu. Ama o da çok normaldi. Fakat genel olarak hala istediğim ve beni çok mutlu eden özelliklere sahip..
Lafı ne kadar uzattım. Aslında söylemek istediğim; eşimin ne kadar düşünceli, benimle ne kadar ilgilendiği ve ne kadar desteklediğiydi.. Dünkü postumdan sonra, elinde çok güzel bir pastayla geldi eve. Üzerine de 100 yazmış önce, ve sonra 101 :)
1'i de O'ymuş... 
Allah ondan razı olsun inşallah..
Beni ne kadar mutlu ettiği tarif edilemez... Yapılan davranış zaten ortada, benim buna yorum yapmam zaten gereksiz...Yorumu size bırakıyorum :))

Bende bu cuma gününün hürmetine; isteyen herkese hayırlı eş diliyorum. Rabbim herkesin gönlüne göre versin...Hayırlı cumalar...

25 Mart 2010 Perşembe

Mutluyum Çok! Sevinçli ve Keyifli :))


Sabah sabah aynı bu resmi yaşadım. Önce aşağıdaki sayıyı gördüm, sonra yüzümün şekli o oldu..
Gelen güzel yorumlar ve güzel bir mail beni iyice keyiflendirdi..
Görünen izleyici sayım 100 olmuş ne mutlu. (Görünen diyorum çünkü biliyorum ki; izleyici olmayıp beni sürekli takip eden teyzem, kuzenlerim ( özellikle Melikem ve Yasemincim) ve canım eşim var :)) 100 izleyicime ayrı, onlara ayrı teşekkür ediyorum.)
4 Şubattan bugüne.. Bence çok kısa bir süre. Blog açarken bukadarını tahmin etmemiştim açıkçası..
Şimdi beni izleyen, yorumlarıyla yalnız bırakmayan herkese tek tek çok teşekkür ediyorum..Oradaki sayı arttıkça insan gerçekten mutlu oluyor.Sizlere bugüne kadar birşeyler verebilmişsem, bir iki fikir, bir iki tarif almışsanız benden, ben daha ne isterimki sizden :))
Şimdi aşağıdaki pastayı sizin için üflüyorum ve ben onu üflerken hepinizin karşımda olduğunu biliyorum..
Kucak dolusu sevgilerimle...

Resimler: Flickr

24 Mart 2010 Çarşamba

Cevizli Tatlı ve Hediyelerimiz..




Resimde gözüken portakal ağacının meşhur incirli tatlısı. Ama ben ne yaptım içinden inciri çıkartıp cevizli halini yaptım. Daha önceki yapışlarımda inciri yemeyenler olduğu için, artık incirsiz yapıyorum. Daha çok kişi yiyiyor. Bu tatlıyı umreden gelen teyzemler için yapıp, dün sabah işe gelirken bırakmıştım. Akşam gittiğimde, herkes tarafından beğenilip, tarif istendi. Bende buraya yazmak istedim. Tarif istenince resim çekmeyi denedim ama hiçbiri iyi çıkmadı malesef  :( bende bu resmi kullanmak istedim.


CEVİZLİ TATLI

Malzemeler:

Keki İçin:
*1 su bardağı ceviz içi
*1 su bardağı toz şeker
*1 su bardağı un
*3 yumurta
*1 paket kabartma tozu

Şerbeti İçin:
*1,5 su bardağı su
*1 yemek kaşığı nescafe
*Yarım su bardağı toz şeker

Muhallebisi İçin:
*2 yemek kaşığı nişasta
*2 yemek kaşığı un
*1lt süt
*5 yemek kaşığı toz şeker
*inmeye yakın 50gr tereyağı
*piştikten sonra 1 poşet toz krem şanti

Hazırlanması:
Kek için yumurta ve şekeri çırpın, cevizi, unu, kabartma tozunu ekleyip karıştırın. dikdörtgen borcama dökün ve 160C de pişirin.
Kek pişerken krem şanti haricindeki malzemelerle muhallebiyi yapın. Piştikten 5 dakika sonra 1 poşet toz krem şantiyi ekleyip mikserle çırpın.
Kek piştikten sonra 3-4 dak. havalandırın.
Şerbet malzemelerini karıştırıp (pişirmeden) kekin üzerine dökün. 5 dakika sonra muhallebiyi üzerine yayın, buzdolabında 2-3 saat bekletin.

Afiyet Olsun :)

PS: Resim ve Tarif Portakal Ağacı'na aittir.

Ve son olarak hiç birşey getirmeyin desekte dinletemediğimiz Arabistan'dan gelen hediyelerimizi göstermek istiyorum. Hediyeler cekirdek ailemiz için (ben, eşim, kardeşim)..Herşey çok güzel de mango ve krem parfüm şahane.. (Saklama kavanozları oradaki bir ahpabımızdan hediye)
Allah kabul etsin ziyaretlerini, ibadetlerini..Ve bize de nasip etsin İNŞALLAH...


22 Mart 2010 Pazartesi

Pazar Kahvaltısı ve Uzuun Bir Post



Bahar artık geldim diyor bizim buralarda..Bol güneşli güzel bir cumartesinin ardından pazar günü kuzenim ve eşiyle kahvaltıda bizdeydik..Blog açtığım günden beri bir türlü yayınlayamadığım kahvaltı sofrasını yayınlamak bugüne kısmetmiş.
Kahvaltıyı hazırlarken farketmemişim ben. Dışarısı o kadar güzelmiş ki; dışarıda bile yenilebilirmiş.Resimler biraz karanlık sanki, perdeyi açmak sonradan aklıma geldi :)
 Fikir olması için ;











Masamızdakiler;
*Kahvaltılıklar
* Taze Sıkılmış Portakal Suyu
* Arnavut Böreği (Anne yapımı)
* Lahana Sarması (Anne yapımı)
* Haşlanmış Yumurta, Maydanoz İle
* Nohut Topları (Teyze yapımı)
* Bal, Muz ve Ceviz karışımı
* Son olarak resimde yok ama Tereyağında Sucuklu Yumurta




Yukarıda da yazılı olduğu gibi benim yaptığım pek birşey yok, masaya taşımak dışında. O yüzden hiç yorulmadığım, çok keyifle oturup neredeyse hiç kalmadığım bir kahvaltı yaptık.
Resimler çok iyi çekilemese de fikir vermek açısından yardımcı olabilir diye düşünüyorum.

Bugün bir de uzun süredir bir türlü resmini çekip koyamadığım önlüğümü göstermek istiyorum :)

Bu önlüğüm kuzenimin bana doğum günü hediyesi. Kendi elleriyle yapmış. Ben çok beğendim. Hiç dikiş bilmeyen biri olarak, azıcık yardım da alsa yinede çoğunu tek başına yapmış. Çok da severek takıyorum.
Üzerinde Zeynebimiz varmış öyle söylüyor Melike, Hatta altınını bile takmışlar :))
Tekrar söylüyorum ben çok beğendim ve paylaşmak istedim..


Veee son olarak;

Kahvaltıdan sonra otururken yapmış olduğum sofradaki peçetelik mandallardan, keçeden ve misineden yapmış olduğum resimliğimi de göstermek istiyorum.

 

Yapımı gözüktüğü gibi çok basit. Hazır satılan şekilli keçeleri istediğim şekilde üst üste dikip, ortasına da düğme diktim. Daha sonra sıcak silikonla keçeye misineyi yapıştırdım. Mandalları da misineye taktıktan sonra. Keçelerin arkasına çift taraflı bant yapıştırıp astım.. 

Neyse ben yine çok uzattım. Yaptıklarımın, yazdıklarımın inşallah faydası olur, ufak da olsa bir fikir diye düşünerek yazımı toparlıyorum. Herkese hayırlı haftalar diliyorum..

19 Mart 2010 Cuma

Tırnak Kesimi Hakkında..

Perşemde öğleden sonra veya cuma günü tırnakları kesmenin sünnet olduğunu çoğumuz biliriz.
Bunun yanında tırnakların yanında akupunktur noktalarının oluşu ve onları sırayla kesmemiz gerektiğini öğrendiğim bu yazıyı paylaşmak istedim. Kaynak; Dr. Aidin Salih'in Gerçek Tıp - Yitik Şifanın İzinde - adlı eseridir.

Ayak ve el parmaklarının ve tırnaklarının önemi büyüktür. Her bir tırnağın iki yanında akupunktur noktaları vardır. İnsan bedenindeki enerji akımları bu noktalardan başlar. Mesela, elin serçe parmağındaki tırnağın dış tarafından kalbe, işaret parmağındaki tırnaktan kalın bağırsağa, baş parmak tırnağından akciğere, yüzük parmağı tırnağından ince bağırsağa giden enerji hattı başlar. Orta parmak tırnağındn ise tüm enerji hatlarını birleştiren enerji akıntısı başlar.
Her parmağın tırnağı onunla bağlantılı olan organın sıhhat durumunu gösterir.
Parmaklar insanın manevi aleminin de aynasıdır: Orta parmak din, yüzük parmağı ahlak, serçe parmağı ise kalp durumunu bildirir. Örneğin, yüzük parmağı ince bağırsağın sıhhat durumu ile birlikte aynı zamanda parmak sahibinin ahlakı doğrultusunda bilgi içerir. Demek ki, insanın ahlakı yediği yemek ile doğrudan bağlantılıdır. Bir de parmakların manevi derecesi vardır, o nedenle Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Ayşe-i Sıddıka (r.a.)'dan rivayet edilen hadisle şu tavsiyede bulunuyor; "Ey Ayşe, sen tırnaklarını kestiğin zaman, orta parmağından başla, sonra serçe parmağına, sonra baş parmağına, sonra da orta parmağın yanındaki parmağına, sonra şehadet parmağına geçerek kes, böyle kesmek zenginlik verir."
Elbette bu tırnak kesme şekli sadece mal zenginliğiyle alakalı değildir, daha pek çok hikmeti olduğu muhakkaktır. Perşembe günü ikindiden sonra veya cuma günü tırnak kesmek sünnettir. "Bir kimse cuma günü tırnaklarını keserse, o kimsenin vücuduna şifa gelir, hastalıklardan kurtulur".   

Hayırlı Cumalar Diliyorum Herkese..

18 Mart 2010 Perşembe

18 Mart


Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın....



Koca Seyid dizlerinin üzerinde yere çöktü. Biliyordu ki;
Bu mermi kas gücüyle değil, ancak iman dolu bir yürekle kaldırılabilirdi...

Rahmet ve dua ile anıyoruz..

17 Mart 2010 Çarşamba

Düşünerek Yaşamalı !!...

Her gün biraz daha 2 metre boyundaki evimize doğru yaklaşıyoruz. Kabrimize doğru adım atıyoruz.
Öleceğiz...
Kapkaranlık bir çukurda Münker ve Nekir Melekleri tarafından sorguya çekileceğiz.
“Rabbin kim, Nebin kim?” diye sorulunca ne cevap vereceğiz?
Geçitler sarp, yollar uzun, yükler ağır, azık az.
Nasıl geçeceğiz?...
Cehennemin üzerindeki sıratı geçip, Cennet durağına nasıl varacağız?...
Müslümanlar...
Ne kadar da rahatsınız (rahatız) ?
Kahkahalarla gülüyor, eğleniyorsunuz..
Cennetle mi müjdelendiniz Müslümanlar?...
Ne kadar da neşelisiniz?...
Kur’an hayattan kovulmuş...
Peygamber(Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in sünneti yasaklanmış...
Kur’an Medreseleri kelepçelenmiş. Adi bir mahkûm gibi zincire vurulmuş?...
Bunlar bizden sorulacak Müslümanlar?...
Nasıl hesap vereceğiz...
Halbuki Ahlakı Kur’an olan Nur Muhammed’imiz böyle miydi?...
O “Benim bildiklerimi bilseydiniz çok ağlar, az gülerdiniz” buyurmadı mı?...
Geceler boyu secdelerde “Ümmetim Ümmetim” diyerek yalvarıp, gözlerinden inci taneleri misâli göz yaşı dökmedi mi?...
Kardeşler, kardeşler, Müslüman kardeşler...
Yüce rehberimiz bir kez kahkahalarla gülmedi...
Ümmetini düşünürdü...
Cehennemde yanacak günahkârların haline ağlardı...
Biz gafiller...Yıllar boyunca bir kez ağladık mı halimize?...
Taştan daha katı oldu kalplerimiz...
Yağmurlara hasret kalan çorak topraklar misali, ALLAH(Celle Celalühü) için dökülen gözyaşına hasret kaldık?...
Öleceğiz Müslümanlar,öleceğiz...
Kara gözlü yarimizden ayrılacağız...
Üzerimize kürek kürek toprak atacaklar...
Yağlarla ballarla beslediğimiz o nazenin bedenimizi kurtlar yiyecekler...

Ölümü çok analım...

Vesselam

"ufff hava kapalı, kasvetli bu yazı da hiç iyi gelmedi"...dediğinizi duyar gibiyim..
Ama Ölüm bu ya..açık havada da gelebiliyor kapalıda da..

15 Mart 2010 Pazartesi

Anne Olmamak Demek! ... :)

* Pazar günü bütün gün ya da akşam 8 de yatıp sabaha kadar aralıksız uyuyabilmek demek..
* Marketten elinde kocaman bir bez torbasıyla dönmemek demek..
* Alış veriş merkezine gittiğinde wc'de zor anlar yaşamamk demek..
* Yemek yedirmek için çeşitli kılıklara girmemek demek..
* Arabanın arka koltuğunda oturmak zorunda olmamak demek..
* Gittiğimiz yerden akşam 9 da eve dönme mecburiyeti olmamak demek..
* Çantadan 0-3 yaş arası oyuncaklar, ıslak mendiller, diş kaşıyıcıları çıkmamak demek..
* Kreş kapılarında gözü yaşlı beklememek demek..
* Yemek yedirmek için 1 saat ayakta beklememek demek..
* Evde hiçbirşeyin yerini değiştirmemek demek..
* İstediğin saatte istediğin yere gitmek demek..
* Bırakacak biri ya da birilerini aramamak demek mesela..
* Yediğin yemekten birşey anlamak demek..
* Çocuk hastanesine gitmemek demek..
* Bir elinde çocuk diğerinde arabasını taşımak zorunda olmamak demek..
* Kendi çantandan daha büyük bir çanta taşımak zorunda olmaman demek..
* Gördüğün güzel çocuk kıyafetlerine bakıp hımm evet güzelmiş deyip geçmek demek......

AMA bunca artıları varken yine de bir bebek sahibi olmayı istemek..
Ve ALLAH' a hayırlı bir zamanda ve sağlıklı bir bebek vermesi için dua etmek demek...  :))

Birbirine Benzemek..


“Neyi arıyorsan sen, O’sundur” der Mevlana..

Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık....
Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip,
kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine
çıkarır. Her ilişki, benliğimizde bir kazıdır aslında,
her sevda ruhumuzun bir başka yüzü... Her aşkta
kendimizi ararız, o yüzden bulduklarımız benzerimizdir.
Resimlerini yan yana koyun sevdiklerinizin ve
dikkatle bakın yüzlerine, onların suretlerinden
kendi yüzünüz bakacaktır size...

(Son halimizin resmini ararken bunları buldum :)) )
O zamandan belli değilmiymiş ama :)

13 Mart 2010 Cumartesi

...

Yapılacak onca iş varken blogları dolaşmak neden??
üstelik yorum yazmaya hiç halin yokken..
Havalardan mıdır, uykusuzluktanmıdır bilmem, elim kolum kalmıyor yerinden..
Boğazıma batan iğneler,şişen bademcikler :(
Düşündürüyor beni bu şekilde gidilecek yerlere gitme fikri..
Bir hediye alsam canlandırır mı bu beni..Hediye etkinliğimden hediyem daha gelmedi..
nedeni ne ola ki??
Yatmak istiyorum, dinlenmek..
Bir elimde taze meyve suyu diğerinde kumanda..
Bunlar hafta sonunda hayal olmasın bana...
umuyorum.

Herkese keyifli haftasonları, hastalara da şifa diliyorum..

haha :) bu kadar olur, kaydı yayınlaya bastım, kargo geldi :))
Hediye gönderen ablayla telefonda görüştük çok tatlı ve samimi bir bayan çok teşekkür ediyorum çok..
Hediyelerim de çok güzeller, o beni mutlu etti, Allah da o'nu mutlu etsin inşallah..

12 Mart 2010 Cuma

Ödül ve Teşekkür...


Canım arkadaşım Betül beni bu ödüle layık görmüş, ona çok teşekkür ediyorum..Sağol canım :))


Ödülün sartlari şu şekilde imiş...

1.Sizi ödüllendirene teşekkür edin.

2.Sizi ödüllendirenin blog linkini yayınlayın.

3.Ödülün logosunu yayınlayın.

4.7 yaratıcı blogger ödüllendirin.

5.7 blogun linkini yayınlayın.

6.Ödüllendirdiklerinizi haberdar edin.

7.Kendiniz hakkında 7 ilginç şey yazın


İlk satıda ilk 3 şartı yerine getirdiğime göre sıra geldi dördüncü ve beşinciye;
ödüllerimi;


arkadaşlarıma gönderiyorum.Birazdan onlara haber vereceğim.

Son olarak 7 ilginç özelliğim;
1- Nekadar geç de yatsam saat bir kere çaldığında uyanırım..ya da biri bir kere seslendiğinde..
2- Evde kimse yoksa yalnız içeri girmeye çok korkarım. Hırsız fobim var fazlasıyla. Evde de yalnız pek kalmam, kalamam :)
3- Yaz kış üşürüm..aşırı derecede..
4- Yastığa kafamı koyarken daha uyurum (genelde)
5- İstediğim birşey hemen olsun isterim. Bunun için çok acele ederim. Ve sonunda elde ederim.
6- Bayramın son günü evi temizler, ikramlık birşeyler yapar, giyinir beklerim (eşim benimle bu konuda sürekli dalga geçiyor kent reklamlarındaki nineyle dede diyor :) ama her defasında gelen olur..
7- Çocukluktan beri sürekli karnım ağrır (gitmediğim doktor kalmadı) artık kimse inanmıyor :))

İşte bunlarda benim ilginç özelliklerim...

Şimdi de çok güzel geçen dün  ve ödülle güzelleşip devam eden bugün için hekese tek tek teşekkür ediyorum. Doğum günüm için arayan, mesaj,mail yollayan, yorum bırakan ve gelen tüm arkadaşlarıma akrabalarıma çok teşekkür ediyorum. Allah razı olsun hepsinden inşallah...

Hayırlı cumalar bu arada...Cumamız mübarek olsun..


11 Mart 2010 Perşembe

Herkes Beni Kutluyor, Ben NEHİR'i Kutluyorum.. Ve Bir de ŞİFA diliyorum..

Bu prenses benim manevi ANNE ve BABAM'ın kızları. Bugün onunda doğum günü. Aynı günde doğduk, ikiz olduk :)) 22 sene farkla :) Her yıl herkes beni kutlarken, ben de onu kutluyorum. İyi ki doğdun prensesim, kardeşim. Seni çok seviyorum canım. Rabbim o'na güzel, hayırlı,sağlıklı,uzun ömürler versin inşallah.. Ve bizi hiç ayırmasın. Dostluğumuz hiç bozulmasın istiyorum. Sizi çok seviyorum ailece :))

VE BİR DE ŞİFA İSTEĞİ;
Bugün sporcu olan canım parçam kuzenim omuzundaki küçük bi rahatsızlıktan dolayı ameliyat olcak. O'na Allahtan şifa diliyorum. Herşeyin başarıyla üstesinden geldiği gibi, ameliyattan sonrada hemen eski haline dönecek eminim. Dualarım seninle..seni çok seviyorum ÖZGEM, bitanem, canımın içi...

Siz Hiç Doğum Günü Hediyesi TAVAF Aldınız Mı??

Düşünüyorum da ne kadar şanslıyım. Sabahın sekizinde arayıp doğum günü hediyesi sana tavaf yaptım, mültezemde kabeye sarılarak senin için dua ettim diyen bir teyzem var!!! Herkese nasip olmaz böyle güzellik. Aldığım en güzel hediye mimi vardı ya geçen; değiştiriyorum o sorunun cevabını. İşte bu benim en güzel hediyem! ..
Şansım sadece bu konuda değil tabiki;
Şanslıyım çünkü;
* Çok iyi bir eşim, mutlu bir yuvam var,
* İki tane kardeşim var,
* Çok tatlı bir yeğenim var,
* Dedem hayatta!
* Kardeş gibi olduğum birsürü kuzenim var,
* İyi bir işim, düzenli gelirim var,
* Eşimin ailesiyle çok iyi anlaşıyorum,
* Kayınvalidem ne istersem alıyor :))
* Başımızı soktuğumuz bir evimiz var,
* Sağlığımız yerinde,
* Çevremde çok iyi insanlar var,
* Bir blogum ve burda yeni tanıştığım arkadaşlarım var,
* 70 tane izleyicim var :)
ve daha bir sürü şey...

Şanslıyım, bugün doğum günümü kutlayan birsürü yakın akrabam ve arkadaşlarım var,
Bu verdikleri için Allah'a binlerce kez şükürler ederek, yeni yaşımın hayırlı olmasını diliyorum.
Verdiği 27 yıl için Allah'a hamd olsun. Bir 27 yıl daha yaşarmıyım bilmiyorum. (Sanmıyorım) :)
Yeni yaşım bana sağlık getirsin, kilo kaybettirsin :) , huzurumuz, mutluluğumuz hiç bitmesin...
AMİNN :)

**İkinci en güzel hediye de az önce geldi :))

10 Mart 2010 Çarşamba

KAİNATTAKİ KUSURSUZ TASARIM TESADÜF DEĞİL!

O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir,

'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde

olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.

(Haşr Suresi, 24)

     

9 Mart 2010 Salı

Related Posts with Thumbnails