29 Nisan 2010 Perşembe

Uzun Ama Çok Güzel Bir Dua...

Ey, kulların acımadığı kimseye acıyan; ey, kentlerin kabul etmediği kimseyi kabul eden; ey, kendisine muhtaç olanları küçültmeyen; ey sürekli kendisinden bir şeyler isteyenleri nasipsiz bırakmayan; ey, kendisine doğru kılavuzluk edenleri reddetmeyen; ey, ithaf olunan küçük şeyi de kabul buyuran; ey, hoşnutluğunu kazanmak için yapılan az ameli de ödüllendiren; ey, az amele büyük karşılık veren; ey kendisine yaklaşana yaklaşan; ey kendisinden yüz çevireni kendisine doğru çağıran; ey nimeti değiştirmeyen, cezalandırmakta acele etmeyen; ey, iyiliği kat kat artıran, kötülüğü bağışlayıp ortadan kaldıran! Arzular, kereminin sonuna ulaşmadan hacetlerine kavuştu; dilek kapları bol bağışınla hemen doluverdi; sıfatlar, seni anlatamadan dağılıp gitti. Çünkü her yücenin üstünde en yüce yücelik ve her ululuğun üstünde en onurlu ululuk sana aittir. Her büyük, senin katında küçüktür; her onurlu, senin onurunun yanında hakirdir.
Senden başkasına gidenler eli boş geri döndüler; senden başkasını arayanlar hüsrana uğradılar; senden başkasına konuk olanlar mahvolup gittiler ve senin fazlından nimet isteyenlerin dışında diğer nimet isteyenler kıtlığa duçar oldular.
Kapın isteyenlerin yüzüne açık; ihsanın dileyenler için mubah; imdadın imdat isteyenlere yakındır. Sana ümidi olanların ümitleri boşa çıkmaz; ihsanını isteyenleri mahrum bırakmazsın; mağfiretini dileyenleri azabına duçar etmezsin.
Sana karşı gelip muhalefet edenlerden rızkını esirgemezsin; seninle düşmanlık edenlere hilminle davranırsın; kötülük yapanlara iyilik yapmak âdetindir; haddi aşanlara mühlet vermek sünnetindir. O kadar mühlet verirsin ki, mühletine aldanarak, hakka geri dönmez, batıldan el çekmezler. Oysa sen, emrine dönmeleri için onlara mühlet verir; saltanatının sürekliliğine güvendiğin için onları hemen cezalandırmazsın. Sonuçta; saadet ehlinden olanları saadete kavuşturur, şekavet ehlinden olanları şekavetle baş başa bırakırsın. Hepsi de sonunda hükmüne dönecek, emrine boyun eğecektir. Uzun süre onlara mühlet verişin saltanatını gevşetmez; onları cezalandırmakta acele etmeyişin aleyhlerindeki açık kanıtını geçersiz kılmaz.
Kanıtın bütünüyle anlatılmaktan çok daha yüce; büyüklüğün künhüyle belirlenmekten çok daha yüksek; nimetin tamamıyla sayılmaktan çok daha fazla ve ihsanın en azının bile şükrü yerine getirilmekten çok daha büyüktür. Suskunluk, seni övme gücünü almış benden; çekingenlik, seni ululamaktan âciz kılmış beni. Yapabileceğim en fazla şey, Allah'ım, aczimi itiraf etmektir. Bu yüzden kapına gelmiş, ihsanını dilenmekteyim.

O halde, Muhammed ve âline salat eyle ve râz-u niyazımı işit; duamı kabul buyur; günümü başarısızlıkla sonuçlandırma; isteklerim hususunda reddetme beni; katından ayrılışıma ve tekrar sana dönüşüme değer ver. Hiç kuşkusuz, sen, dilediğini yapmakta güçlük çekmez, istenenden âciz kalmazsın. Çünkü sen, her şeye kadirsin. Günahlardan sakınmamız, itaate güç bulmamız ancak yüce ve büyük Allah’ın yardımıyladır.

Rabbim bütün hayırlı dualarınızı kabul etsin, gönlünüzdekini nasip etsin...
Cumanız Mübarek Olsun, Hayırlı Cumalar...


Photo:http://www.flickr.com/photos/akebonobeya/

28 Nisan 2010 Çarşamba

Sabır..




Günahlara kefarettir gönüldeki keder..Niyetler halis olunca, Ameller olmaz heder.Biraz sabreyle bak .Neler göreceksin neler..Mevlam ihmal değil; İMTİHAN eder .. !

Şu dünyaya imhitan için geldiğimizi bir an dahi unutmamak duası ile...

27 Nisan 2010 Salı

Derdin mi var?


Derdin varsa, dostun da yoksa... anlat derdini sulara...
aksın gitsin onunla.. dönmesin bi daha..

Dün akşam iş çıkışı sahilde kuzenimi beklerken gördüm bu kareyi..yol kenarında hem yürüyüş amaçlı hem park hemde cafe olan bir yerdi burası. Havanın güzelliğiyle gelmiş bir sürü insan vardı. Kimi spor yapıyor, kimileri çay içiyor, kimide çocuğunu sallıyordu parkta .. ama iki tanesi vardı ki çok dertli :)
14-15 yaşlarında iki kız,
oturmuşlar kayaların üstüne anlatıyordu biri derdini..ağlıyor...diğeri de dinliyor, akıl veriyordu. Yok o çocuk bana bakmadı yok bilmem kime baktı :)
Derde bak dedim ne büyük!!! :)
Önce üzüldüm sonra güldüm...
Her dönemin derdi farklı dedim kendi kendime..
yarın o da gülecekti belki haline...

Dedim herkesin bir derdi var elbet, kiminin küçük kiminin büyük.. 
Kiminin hali çok kötü haberi yok!!
Kimi de çok ufak şeyleri dert sanıyor..
Derdi veren Allah'ım dermanını da verir elbet..
Sabır etmek en büyük nimet...

26 Nisan 2010 Pazartesi

Uzun Değil Çok Uzun Bir Post ve Baby Shower Partimiz :)

10 gün olmuş yazmayalı, aslında daha uzun geldi bana. Alışmıştım ya hergün yazmaya. Hem işlerimin yoğunluğu, hemde blog dünyasındaki bazı garip davranışlar (Cahide abla burada çok güzel anlatmış) yazmamama sebep oldu açıkçası. Çevremdeki birkaç dost yazmaya devam etmelisin dedi. Hem tariflerden ( ki hiçbiri benim tarifim değil) hemde diğer paylaştıklarımdan faydalanıyorlarmış. Benim amacım zaten buydu. Yok bilmem kaç kişi izliyor, yok şu kadar yorum yazılmış, benim derdim o olmadı hiç bir zaman. İzleyen arkadaşlarımdan Allah razı olsun, içten yorum yapanlardan da... Ama şunu anladım ki; sen birini izlemiyorsan o da seni izlemiyor bu blog camiasında. Çoğunda samimiyet bulamadım. ( istisnalar hariç) Mesela yazmaya ara verdiğimde izleyicim 126 ydı. şimdi 125 :)) Neyse..diyorum ya benim derdim o değil, ama dikkatimi de çekmedi değil!!!

Ohh anlattım derdimi.  Ne dertliymişim meğer :))
Bırakarak bunları bir kenara postumun asıl konusunu yazmak istiyorum.
Eşimin halasının gelini 8,5 eltimse 4,5 aylık hamile... Hem görüşmek için hemde onlara moral olması açısından bizim evde toplantık. Yani bildiğiniz baby shower yaptık.Kızların haberi yoktu, onlara sürpriz oldu.
İkisini bir arada yaptım çünkü; böyle bir parti yapıldığından onların haberleri yoktu, eğer sadece 8,5 aylık olan için yapsaydım 4,5 aylık olan için sürpriz olmayacaktı.
Ben niyet ettim, ailelerini çağırdım. Allah da bütün işlerimi rast getirdi, pek yorulmadan, sonunda aldığım sıcacık teşekkülerler, içten edilen dualarla günü tamamladık. 19 kişiydik toplamda :) ama yinede çok sakin çok güzel geçti. Pazar günü olması dolayısıyla erkeklerde vardı tabi (değişik bi baby shower oldu bu :) )
erkekler terasta, orta yaşlılar salonda :)  biz gençler :) mutfaktaydık.
Börekler hariç yapılanların tamımı bana ait :)
Neyse ben yine çok konuştum...resimlere geçiyim dimi :)

Masamız;



Açık Büfemizdekiler;


Yaprak sarma

Sosis Buketi


Kıymalı Arnavut Böreği


Nohut Salatası


Truff


Antep Fıstıklı Düğme Kurabiyeler


Kırmızı Biber Sarması


Ispanaklı Arnavut Böreği

Hazır Soslu Yalancı Yavuk Göğsü


Masada sadece pastamız ve böreklere eşlik etmesi için havuç kızartması vardı...

ve işte son olarak pastamız :)


Bebeklerin karnına dikkat :)
Diyorum ya Allah yardım etti. Bebekler gerçeklerine çok benzediler...


İşte böyle geçti bir pazar günümüz daha. Şimdi sırada gelmesi gereken iki adet bebek var beklenen. Sağlıkla kucaklarına almalarını diliyorum Allahtan. Onlar memnun aileleri daha memnun ayrıldılar, ben hepsinden memnun :)

Tamam artık sustum :)
Herkese hayırlı haftalar diliyorum, yavaş yavaş dönüyorum :))

16 Nisan 2010 Cuma

Niyet Ettik...


Güzel yazılar, güzel fotoğraflarla dönmek istediğimi söylemiştim. Daha tam dönmesemde, dileğim gerçek oldu sanırım. Bundan güzel fotoğraf, sadace kutsal toprakların fotoğrafıdır heralde..

Bu postta çok yazı yok...resim herşeyi anlatıyor,
Niyet ettik niyet eyledik, Allah rızası için..

"Orada apaçık nişâneler, (ayrıca) İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir." (Ali İmran 97.)

"Ey İbrahim; İnsanları hacca çağır; yürüyerek veya incelmiş binekler üstünde (uzak yollardan) her derin vadiyi aşarak sana gelsinler. Ta ki kendilerine ait birtakım menfaatlere şahid olsunlar; Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban ederken O'nun adını ansınlar. Siz de onlardan yiyin, yoksulu, fakiri de doyurun. Sonra kirlerini giderip temizlensinler. Adaklarını yerine getirsinler. Kâbeyi tavaf etsinler. ( Hac 27.28.29)

Ayetlerle yola çıktık, başvurduk. Hayırlısı Allah'tan..
Son başvuru 22 Nisan..
Rabbim bu mübarek günün hürmetine, nasip eder bize inşallah oraları bir kez daha görmeyi..
Hayırlı cumalar diliyorum herkese, Cumanız mübarek olsun..
Selam ve Dua ile..

12 Nisan 2010 Pazartesi

Güzel bir haftasonu ve biraz ara...

Herkese kucak dolusu çiçek ve sevgiyle merhaba;
Yeni hafta hepimiz için hayırlı, bereketli ve huzurlu geçsin inşallah..


Bu pazar günü biz nerdeydik desem??
Bu resim yardımcı olur mu?



Evet İstanbuldaydık :)
Çamlıcaya çıktık önce; Bu güzel manzarayı ve sonrasında bunları gördük..











Oradaki çiçek pazarından bir de sümbül aldık,
bu günün anısına...


Canlı müzik vardı şansımıza, müzik eşliğinde gezip, çayımızı içtikten sonra,
kahve için en uygun yer burası dedik;
ve aşağıya indik..


Onun öncesinde aşağıya inerken,
önünden geçtiğimiz, ziyaret etmeyi sevdiğimiz bu yere gittik...
Dualar ettik..


Kahveden sonra bitmedi, yine yol üstündeki
Fethi paşa korusuna çıktık..bu kez tatlı yemek için..



Güzel manzarayı seyrettik...


Yürüdük...


Küçük güzellikler gördük;




Durmak yok dedik :))
İstanbula geldik, uğramadan döndük olmaz...


ikea dedik..evimizin herşeyi... :)

Artık yorulduk ve acıktık..
Dönüş yoluna girdiğimiz Ataşehirde durduk..

Bu güzel çiçek eşliğinde akşam yemeğimizi yedik;


Hani tamam yediğin içtiğin senin olsun,
gezip gördüğünü anlat diyeceksiniz ama;

Bu yenilen anlatılmayacak gibi değildi, gerçi İstanbulda oturanlar bilir,
ama bilmeyenler için; Develi iyi bir lezzet durağı olabilir.
Ben ilk kez gittim, mutlaka tavsiye etmeliyim dedim.
Lezzet olarak mükemmel, mekan olarak son derece şık,
servis ve temizlik açısından oldukça kaliteli bir mekan..
Biz; karnımızda kocaman bir şişkinlik, yüzümüzde gülücükle ayrıldık bu yerden.



Karışık kebap içinden en beğendiğim, antep fıstıklı kebaptı..
kebap dememeliyim, lokumdu galiba...



Klasik lezzet beyti, eşimin tercihiydi..
o da mükemmeldi...

Ve nihayet pilimizde gezimizde bitti..
Birbirimize teşekkür ettik, çokça şükrettik,
ve sakin bir yolculukla evimize döndük..

Bir hafta sonu daha böyle geçti ve bitti..
Yeni hafta yoğun saatleriye başladı bile..
Bu hafta da hala yoğunum, bir süre yokum buralarda..
Belki bir hafta..
İşlerim bitene kadar..

Herkese hayırlı haftalar diliyorum, güzel yazılar, güzel resimlerle dönmek dileğiyle...


9 Nisan 2010 Cuma

Zaman! Biraz DUR!


Daha dün pazartesi değilmiydi? Ne zaman geldi cuma?
Ne kadar hızlı akıyor zaman...

Ar'af suresi 96.ayette geçiyor aslında;
Günümüzde de hızlı yaşayarak, koşturarak yaşam gayesini unutan insanlığa Allah zamanın bereketini kaldırarak ceza mı veriyor acaba? Nitekim bir hadiste şöyle buyrulur: "Zaman yakınlaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu yakınlaşma öyle olur ki, bir yıl bir ay gibi, ay bir hafta gibi, hafta da bir gün gibi, gün saat gibi, saat de bir çıra tutuşması gibi kısa olur."
Öyle de olmuyor mu gerçekten?
Ömrümüzün bereketini artırmanın yolu, hayatımızı iman ile hayatlandırmaktan, farzları yerine getirerek zinetlendirmekten ve günahlardan kaçınmak suretiyle muhafaza etmekten geçiyor. Modern hayatların bereketsiz zamanları ancak bu şekilde anlam kazanabiliyor. Zira dünya durmuyor geçiyor ve bereketli bir ömür uzun bir ömürden çok daha fazla anlam ifade ediyor.

Dualarımızda zamanın bereketini isteyelim Allah'tan..
Biz hiçbirşeye yetişemiyoruz, Rabbim işlerimizi kolaylaştırsın..
Zamanı iman ile bereketlendirmemizi nasip etsin..
Aklıma geldi şimdi, oruçluyken zaman hiç geçmez değil mi? Biran önce akşam olsun isteriz, bir türlü olmaz...
Biz boş işlerle uğraştığımız için zaman bereketsiz geliyor olsa gerek..
Rabbim bize dünya işlerinden çok, kendi sevdiği işlerle meşgul olmayı nasip etsin öyleyse..

Herkese hayırlı cumalar; Cumanız mübarek, ömrünüz bereketli olsun...

8 Nisan 2010 Perşembe

Keşke Çocuk Olsam..


Keşke yeniden çocuk olsam; sadece düştüğüm için acısa içim,kanasa dizim ve sadece hızlı koştuğum için çarpsa kalbim...



Kinderden sylvester çıktığı için sevinsem,
sadece derslerimi düşünsem...
bol bol çikolata yesem, kiloyu hiç düşünmeden.. :)



Bale yapsam..


Ata binsem...

Umut etsem..Düşünmesem, düşünülsem..
Cumartesi, pazar ev işi değil de nereye gitsek olsa derdim,
Sokakta oynasam akşama kadar...


ve el sallasam hayata :))
Seni hiç takmıyorum desem!!....


(İlk iki resim bana, diğerleri eşimin kuzenine ait.
Modelse o'nun prenses kızı.)

7 Nisan 2010 Çarşamba

Yağmur..


Yağmur rahmettir, berekettir. Yüce Allah'ın kullarına sevgisinin, şefkatinin, merhametinin en güzel, en mübarek timsalidir....
Beklenendir; özlenendir. O eksikken söz olmaz, ses olmaz.
 Toprağın o mis gibi kokusu olmaz ...
Sevgiliyle el ele yürümek ayrı güzeldir onun altında..
Her bir tanesini ayrı melek indirirmiş yere, hiçbiri birbirine değmeden...
Bu yüzden heralde; edilen dualar kabul olunurmuş, meleklerin hürmetine..

"Yağmurun sesine bak, aşk'a davet ediyor" denilir ya..
Evet Allah aşkına davet ediyor düşündüğünüzde...
Yeşile can, bize su, toprağa bereket veren Rabbe olan aşk...

Bugun bereket yağıyor, rahmet yağıyor buralara..Ben hala yoğun ve yorgun çalışmaya devam ediyorum. Hava açıkken daha güzel çalışıyor insan aslında; bende küçük bir mola verdim, biraz yağmuru izledim çayımı içerken, birkaç da satır yazıyım istedim..

Allah'ın rahmeti, bereketi üzerinize olsun...
Sevgiler;

Foto: Flickr

5 Nisan 2010 Pazartesi

...

Deneme :))
Bir;

Ki;


Üç;


İşten çıkar çıkmaz soluğu sahilde aldık :))
Her zamanki gibi balonlara ateş etmeyi ihmal etmedik.
Sandal kiralıyacaktık fakat sezonu daha açılmamış.Bekliyoruz...

Akşama kadar gezdik... Güneşin batışını yine kaydettik...

 

Akşamına misafir ağarlayıp, ertesi gün;
bu kez de dağ manzarasına karşı kahvaltı edelim deyip, biz misafir olduk..




Meyvelerimizi çimlerde yedik....



Sonra bindik arabaya yolda karar veririz diye çıktık,
 kendimizi yuvacık karaaslan dinlenme tesislerinde bulduk...

Dinlendik...

Sallandık;


İzledik, Tefekkür ettik...


Çanak çömlek almayı da ihmal etmedik..Orda da dükkan bulduk :))



Ve bu merdivenlerden çıkarak evimize döndük...

İşte bu kadar....
Hayırlı haftalar diliyorum herkese, hafta sonu gibi güzel devam etmesini istiyorum..


Related Posts with Thumbnails